Pazartesi, Aralık 12

iyi günler sevgilim...



Aslında son derece olağan bir gündü..
Bir programım varsa muhakkak o gün işten geç çıkarım.. Koşa koşa kuaföre gider saçlarıma fön çektiririm.. Sonra muhakkak yağmur yağar.. ve ben yürürken ayağımı azami üç kez burkarım. Olağandır..

Aslında hep içime doğar..
Gitmemeyi düşünmüştüm.. Çok yorgundum, eve gidip uzun süre duşun altında kalmak istiyordum.. Belki streslerimden arınmak için suyun altında biraz ağlardım.. Sonra kendime bir kahve yapar bornozumla koltukta uyuyakalırdım. Olabilirdi..

Nalet olsun verdiğim sözleri tutma saflığıma..
Yağmurun altında yaklaşık yarım saat dolmuş bekledikten sonra binebildim. En büyük sorunumdur, bir dolmuşta ıslak şemsiyeyi koyacak yer bulamam. Kucağına koyarsan ıslanırsın, ıslak haliyle çantana tıkıştıramazsın, yere koysan pislenir.. Sinir geliyorum demez...

Herşey yine birden bireydi..
Çantamı kucağıma, şemsiyemi çantamın üstüne koydum. Kapşonumu açıp saçlarımı özgürleştirdim.. Saçımın teli gözüme kirpiğime takıldı, kirpiğim gözüme battı, gözüm sulandı, rimelim aktı, makyajım bozuldu.. Telefonumun arka tarafındaki aynamsı şeridi kullanarak rimelimi sildim, gözlerimi açıp kırpıştırdım.. Kendime gelirgelmez telefonumun ön yüzünü çevirdim.. Sürekli birşeyler yazdığım o tırıvırı uygulamayı açtım, onun profiline girdim.. Birdenbire karanlıktı..

Ne uzundu o yol..
Sanki iki farklı şehir arasında gidiyorduk.. Yolda tuvalet molası bile vermiştik. Eve girdik.. Duşun altına girip uzun uzun ağladım. Bornozumu giyinip koltuğa uzandığımda o artık yoktu.

Gitmeyi bildiği gibi bitmeyi de bilseydi..
Ya da ben vazgeçmeden de bitirebilmeyi bilseydim.. Bazen konuşuyor benimle, çok az ama.. Hep aynı yarım cümleyi gönderiyor bana.. "iyi geceler".. Buz gibi, kaskatı.. kuru bir "iyi geceler"..

Olmasaydı böyle..
Olmasaydı işte..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..