Cuma, Mart 30

yazdığım yazacağım budur bence..




Bir mektup yazma isteğiyle uykunuz bölünür bazen. Belki de hiç yaşamazsınız böyle bir isteği.. Açıkçası şu an sizin isteklerinizden çok kendi isteklerimle alakadarım.

Günlerdir mektup yazmak istiyorum, yazmıyor şarkı söylüyorum. Şarkı söylemek daha keyifli. Çok şahane olmasa da kendime yetecek kadar sesim, kendimi ifade edebilecek kadar dansım var. Mektup yazma isteğimi bu şekilde yatıştıramıyor ama erteliyorum.

Ertelemelerimi biriktirdiğim odama çekiliyorum. Bazı kırgınlıklarım da var burada, heyecanlarım, bir de "ne yapacağım dört köşesi" var. Duygusal depo bir nevi. Son günlerde tıkış tıkışız. Eski bir dostuma anlatsam diyorum bir mektupla, nefes alacak yer açılır mı?

Eski dostum.. Bu mektup eline geçse çok yadırgarsın belki. Bunca zaman nerede yaşadığını bile bilmediğim halde ulaştırabilsem sana.. Çok manasız bir duygusallığa girebiliriz, ne gereği vardı diyebilirsin. Belki artık hayat penceren başka bir sokağa açılıyordur.. belki o sokakta isyankar, inatçı, özgür kızlar yoktur..

Aramıştın beni, yıllarca görüşmediğimiz halde, bir gece yarısı, "ölüyorum" demiştin. Yıllar sonra tekrar bir aradaydık. İyileştirdik seni.. Seni hiç özlemediğimi farketmiştim.. İyileştiğinde kolayca ayrılmıştı yine yollarımız bu yüzden.. Şimdi de özlemedim.. Sadece gereksiz bir mektup yazma isteği.. bir nefeslik yer..

Belki biraz daha şarkı söylesem..biraz daha ertelesem.. Belki bir gün yazarım.
Kimbilir..

Perşembe, Mart 29


Polis bugün gaz bombalarıyla, su tanklarıyla, coplarıyla öğretmenlere karşı hazırlandı.. Önce gaz bombasıyla saldırdı.. sonra ıslattı.. sonra da coplarla bir güzel dövdü..

Evet öğretmenleri!.. Çünkü öğretmenler faşist dinci devletin sahici düşmanları.

Şimdi biz kıçımızı yaya yaya izleyelim..

Onlar bizim ülkemiz için, çoluğumuzun çocuğumuzun geleceği için hem mesleklerini hem hayatlarını taşın altına atsınlar.

Ve sen... baban yaşındaki öğretmene copla saldıran polis..

Sen bugün kendi geleceğine saldırdın.

Utanmadan "çektin vurdun" geleceğini.

Yazıklar olsun!.

Çarşamba, Mart 28




Cebine çakıl taşlarını doldurup aramızdan ayrılalı 71 yıl oldu..

Adeline Virginia Stephen..
"Kadınların yazabilmek için parasının ve kendine ait bir odasının olması gerektiği" sözlerini okuduğumda, sanırım okumayı yeni çözdüğüm yaşlarımdaydım. Çocukluğun düz mantığıyla kendime ait bir odamın olması gerektiğinin ilk isyanlarını çıkarmış, yazar olabilmeme yetecek parayı biriktirmeye başlamıştım.

Çocukluktan çıkmaya başladığım ilk gençlik yıllarımın ilk yağlı boya çalışması "kendine ait bir oda"nın resmi olmuştu..
Her kitabını etkisinden çıkamadan okuduğum, o olmaya özendiğim, o olamadığım kadın..

Diğer kahramanım Frida'nın ablası.

Sonsuzlukta sevgiyle kal..

"siz duygularınızın kölesisiniz herkes gibi. ama size hükmeden bu duyguları tanıyamaz, ne zaman, nerede, nasıl ortaya çıkacağını bilemezsiniz. bir aşk, bir öfke, çıldırıcı bir kıskançlık, dayanılmaz bir özlem, bazen karanlıkların içinden çıkıp sizi esir alabilir. bazen bir başka insan için kendinizden vazgeçebilirsiniz.bazen öfkeyle kamaşır içiniz.

yitirmenin ne olduğunu biliyorum.

yaşadığımız aşklar hayatımızı değiştiriyor. yapılan hatalarda değişen hayatı bir kez daha değiştiriyor. savruluyoruz...

hayata ne ile başlarsan başla elinde çok az şey kalıyor. gurur ve aptallık.

kaç kez yaşadığımız anın değerini bilmediğimiz için geleceği reddetmişizdir, kaç kez kıymetini anlayamadığımız bir anda yaşadığımızdan çok parlak olabilecek bir geleceği elimizden kaçırmışız.

hayata neyle başlarsan başla elinde çok az şey kalıyor.
gurur ve aptallık.

halbuki her şeyi istemiştik di mi..?"

Virginia Woolf