Ben de topraktan bir candım altı üstü.. Ol demiş ol'muşum.. Bu kadar.
Ben aciz kul.. Aşk'la nasıl parsellediğimi sandım cennetin ırmaklarını, bağ çiçeklerini, tuba dallarını.. Sahi ne vardır tubanın dibinde.. Neyse sırlar bu yazının konusu değil..
Mukaddes öykümüzün nihayetine hiç yakışmadı telefonda "bitsin" demem, kabul. Ama sen de kabul et hiç şık olmadı "bitsin tabi" diye kesip atman.
Tutuşuyordum, pişmeye yeni başlamıştım. Aşkla başım dönüyor, bu yanma, yok olma hissi beni kendimden uzaklaştırıyordu. Artık kırıp parçalamıştım kulağımı, gözümü, bedenimi. Ben'likten çıkmış, aşka ölüyordum her saniye. Bir kalbin için, bu koca cihanı ateşe vermiştim.. Varlığımı bu aşkta yok'a yazmıştım.
"Bitsin tabi, hadi" diye kapattın telefonu.
Yanlışlıkla kapandı sandım ilk önce, saftirik bir mizacım vardır bilirsin. Sonra tekrar aramanı bekledim.. Bekledim.. Yok kızgınlıkla kapattı dedim.. Geçer siniri arar dedim. Bekledim.. bekledim.. Kapris bana hiç yakışmamıştı, hani aşk-yanma-yok olma neresinde bunun dedim. Şimdi nasıl içine çekilmiştir, gözlerine kan oturmuştur, şimdi nasıl gururludur.. arayım özür dileyim dedim.
Açtın telefonu, oldukça gürültülü bir gece kulübündeydin belliki "haaa ne var, ne diyeceksin söyle çabuk" dedin. Kabul et, oldukça öldürülesiydin..
Sonraki her gelişin, her arayışın cehennem ateşiydi. Cennetin hararetinden iz yoktu.
Şimdi orada burada paylaşıyor kızlar şiirlerini.. İnceden bir ney sesiyle, fonda senin siluetin. Hepsinin altında yorum enflasyonu..
Diyorumki bu kadardın da biz neden göremedik onca zaman..
Yahu bir de ota boka, habire "bir bu kadar".. falan diyerek başlamasaydın her mısrana çok şahane saygı görecektin nezdimde. budur..