Cumartesi, Ocak 5

Bir gün cinayet işlersem, o gün muhakkak yağmur yağacak...




Bekleme odası diye bir yer yapmışlar.. Aslında orası düşünme odası.. Beklerken düşünüyor insan, elinde değil. Aslında daha güzel şeyler yapılabilirdi burada.. Daha güzel olabilecek binlerce şey var ama olmuyor işte.

Hep böyle olur, tam çişim geldiğinde açılır kapılar ve içeri almaya başlarlar. Sıkışık bir ruh halinde yerleşirim koltuğuma, düşünmemek için çişimi, gözlerimi yumarım.. Her yerde ve her durumda uyuyabilen bünyeme şükür, uçağın iniş sarsıntısına dek uyurum.

Tuvalete gidecektim ben aslında ama merkeze giden tren kalkıyordu, kaçırsam tekrar bir bekleme odası, tekrar düşünceler.. Düşünmeyi sevmiyorum. Misal müzik dinlemeyi çok seviyorum ama bir yerden sonra kendimle konuşmaya başlıyorum. Hafif müzik sevmiyorum, olabildiğince sert olsun, dan dan kafama vursun da susayım istiyorum.. Gırtlağı çatallaşana kadar bağıran adamlar dinliyorum, sigaradan ve içkiden çatlayan sesleri seviyorum ki tüm bunların sahiden konumuzla hiç alakası yok.

Tren merkeze varıyor. Çişimi tutabilmek için bir süre indiğim yerde kıvranıyorum.. O sırada anketör bir çocuk geliyor yanıma. Bu anketörler her yerdeler.. Hayatınızı, en özelinizi didik didik ediyorlar, sordukları herşeye cevap vermek zorunda olma gerginliği var.. Yani yalan söylesen az önce böyle demiştiniz ama diye sıkıştırıyorlar insanı. Genellikle bir greenpeaceli ve bir engelliler gazete satıcısıyla birlikte yaşıyorlar bu anketörler.. İstanbul'da olsaydım eğer yanlarında bir de Marmara Üniversitesinde okuyan kanser hastası öğrenci arkadaşları için kart satan, benim iki katım ebatlarında sakallı bir adamcağız da olurdu.. Artık orta yaşlı oldular bunlar ama hala üniversite arkadaşları için kart satıyorlar.. Neyse ki İzmir'deydim, hava tertemizdi, insanlar güzeldi, memleketim gibi her yer deniz denizdi.. midemde kelebekler uçuşuyordu..

Çok sıkışmıştım, anketör altıma işerim korkusuyla beni rahat bırakınca hemen karşıma çıkan ilk kuaföre girdim. Evet birbiriyle pek alakalı şeyler yapmıyordum ama pek mantıklı bir insan olduğum da asla söylenemez. Önce saçlarıma kezban fönü çektiler sonra tuvaletlerinin arızalı olduğunu söylediler. Kahküllerimi makbule gibi kabartmışlardı, biraz daha yumuşak suratlı olsam kesin makbule dolması da yaparlardı tepeme.. Gözlerim dolu dolu çıktım kuaförden.. Konumuz bu da değil aslında..

"Yüzüne baktığımda, deniz kenarında yürüyormuşum hissine kapılıyorum. Nefesi yüzüme değse, taptaze bir rüzgar alıp götürüyor beni.. Başımı omzuna dayandığımda, dayanamaz hemen sarılır.. sanki hep hayalini kurduğum denizaltında olmak gibi. Elimi tuttuğunda hep renk renk fotoğraflar geliyor gözümün önüne, kırmızı şapkalar, yeşil hırkalar, mavi gözler, pembeleşmiş yanaklar.. Gözlerine daldığımda aklımda hep aynı düşünce, keşke dünya daha güzel bir yer olsaydı.. Sonra gözlerim doluyor, kokusunu çekiyorum içime, dalgalara doğru yüzmek gibi.."


Bir banka oturuyorum. Yanımda bronzdan heykel olmuş bir adam var. Herkes yanına gidip sırayla fotoğraf çektiriyor onunla.. Her fotoğrafta biraz çıkıyorum. Bir sokak köpeği gelip yanıma kıvrılıyor. Simitçiye el sallıyorum, İzmirliler simite gevrek diyorlar.. Köpek gevreği yiyor, ben sahile doğru yürüyorum.. Dalga çıkmış denizde.. Üşüyorum biraz, saatime bakıyorum, buluşma vakti gelmiş.. Heyecanlanıyorum, yeniden çişim geliyor aklıma.. Karnımın altına bir kramp giriyor. Bekleme salonuna doğru yürüyorum.. Biraz geç iniyor trenden.. Beni görünce hızlanıyor, koşup sarılıyor.. Nasılsın diyor, çişim var diyorum, terbiyesizim diye kızıyor bana..


"Birlikte olduğumuz günler hep yağmur yağıyor.. Cama vuran yağmur seslerini duyuyoruz sarıldığımızda.. Hemen ellerim buz gibi oluyor.. Sımsıkı tutuyor ellerimi, avuçları hep sıcacık.. Biz birlikteyken dünya biraz daha güzel sanki diye düşünüyorum. Burnumun ucunu öpüyor, gözlerimi yumup boynuna gömülüyorum.."

Bir benzin istasyonunda buluyorum aradığım tuvaleti.. Meyveli sodalar reyonunu geçince hemen solda.. Ellerimi yıkıyorum, parfümümü sıkıyorum, yanaklarımı sıkıyorum, kaşlarımı düzeltiyorum, kirpiklerimi parmaklarımla kıvırıyorum.. Dışarı çıkıyorum yağmur yağıyor, sıcağa koşuyorum.




1 yorum:

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..