Pazar, Ocak 3

Yürekli bir sevdaysa eğer...


Herşeye gücüm yeter sanıyordum. Olan biten herşeyi değiştirebilmeye, düzeltmeye; yeniden kurmaya gücüm var sanıyordum. Ben istersem ve inanırsam dünya önümde diz çökerdi...
Öğrendiklerimden ders çıkaramadığım belli demiştim geçen gün. Buna cevap verir gibi bir tokat yerleşti yüzüme. Sana temkinli ol, düşünmeden hareket etme diye örnekler sunuyoruz dedi tanrı, sense hala dikine gidiyorsun.. O bir kez vurdu bana, bense her yerimden yara almış olarak uyandım. Gösterdi, defalarca öğretmeye çalıştı bana, inatla aynı şeyi yaparak güzel sonuçlar bekledim.

Seslenmiştim buradan ona, "gel ey sevgili, bereketli istihdam alanları sunacağım sana tenimde ruhumda" diye.. Duymadan, bilmeden geldi, karşılıksız. Donuk halime, sessizliğime aldırış etmeden bir yolunu bulup gülümsetti beni. Krizantemler açtı tenimde, bahara döndü ruhum.
Sonra ben bütün kimya kurallarını hiçe sayarak, onun bozulacağı, dağılacağı yerlere sürükledim onu. Sandımki değişiklik iyi gelecek. Bütün iyi niyetlerimi toplayıp kesemde, ona başka bir alemin kapısını açtım. gürültü, kalabalık, uyuşma, karışıklık.. Herkesten önce ben çıkmazlar açtım, sonra bilerek ya da bilmeyerek etraftakiler sürüklediler onu. En zayıf  ve taakatsiz anında son bir güçle saldırdı bana, kurtulmak istedi. Ben ben değildim oysaki, o da kendi olmaktan çok uzaktaydı. O sırada her kim varsa etrafta, anlamını bilemedi bu çıldırışın. Deliye bir tekme atmak vazife oldu kendilerine. Uçurumdan sürüklenip gitti canım.

Şimdi bütün duvarları yıkıyor, bütün insanları taşlıyorum. Kendimi paramparça edip yalvarıyorum. Bir zamanların bereketli topraklarına kuraklık gelmiş. Şimdi avaz avaz haykırıyorum. Gel!.. Çatlamış topraklarım var benim, kurumuş. kum kum akıp gidiyor ruhum. Gel tenim yara bere içinde, artık deniz kokmuyor, bahar açmıyor. Gel bir erezyona bekçilik edeceksin burada..
Benden uzak olun diyor. Ben hiç olmadığım kadar kimsesizken, bana çoğul bağırıyor. Eskiden ben ve diğerleriyken, şimdi tozun toprağın içinde patlayıp duran yalan bir dünyayız hepimiz. Çare yoksuluyum. Gücüm yetebilseydi zamanı geri almaya... artık tamamlanmış olarak, hiç eksiksiz durabilseydim yanında. Uzun zamana ihtiyacım varken erebilmek için daha iki gün önce, birkaç saat içinde piştim ve yandım. Hızla tamamlandım.

Zaman.. zaman herşeyin ilacıdır diyorlar. Çözümsüz dert olmasın hayatında, üzülme diyorlar. Kendini bitirme, sabret diyorlar. Hemen herkesin bir fikri, tavsiyesi var. Hiçbiri para etmiyor. Sabırlar, ümitler, temenniler.. hiçbiri içimdeki ıssızlığı dolduramıyor. Oluk oluk kan kaybediyorum. Dışarıdaki hayat, benim iyiliğimi isteyerek hareket eden arkadaşlar, beni sakinleştirmeye çalışanlar.. hepsi herşey düşman artık bana. İçim dışım parçalanmışken, her yerimi birkez daha kesiyor gibi dostlar. Artık dost istemiyorum, kimseye tahammülüm ve inancım yok. Gönül verdiğim yolda ilerlememi engelleyen bıçaklar atmışlar sırtıma, kaburgama. Her bıçağı hızla çekip çıkarıp sırtımdan, iki adım daha atıyorum. Kan kaybederek ilerlemeye çalışıyorum güneşime. Uzaklaşıyor, bir an aydınlatacak gibi oluyor, sonra yeniden o zifir karanlık. Mutluluğun yolundayken, o fotografa girmişken, yana düşüyorum, çizgi dışında, kadraj dışında kalıyorum. Huzurum ellerimden kayıp gidiyor: Zaman deva değil, gittikçe kararıyorum.
Bu yalan dünyada bir tek satır satır yalvarmayı biliyorum sana. Terli, yaralı, hırslı ve nefretliyim. Senden daha vahşiyim düşmanına, affım yok. Her yeni adımda birinin daha ipini çekiyorum. Dünden bugüne kim varsa içini kıran, hepsini kör'eltmek için acı çeken yerlerimi bileyliyorum. Fil gibi bir hafızaya sahip olacağım, söz veriyorum. Şimdi her yer arena, herşey savaş gibi.. Gel demiyorum, yoluna yeniden girebilmek için ne gerekiyorsa yaparak, bıçağım, telim elimde meydanlardan geçip ben geliyorum diyorum.



Kana sen de doya doya, akıt zehirini. Ayrı noktalarda yapayalnız kalalım iç seslerimizle. Bazen böyle oluyor. Aşk hiç insan barındırmıyor içinde. Toparlanacağım, toparlayacağım. Seslendikçe sana inancım güçleniyor. Belki zamanı geri getiremem sana ama değiştireceğim biliyorum. Kapının ters tarafa açılacağını da düşünmek gerek bazen. Bir değişiklikle istediğin yöne aralayabilirsin evini. İnandığımız tanrı sonsuz şans sunar bize. Şimdi ensemden tutup enik gibi kaldırdığını hissediyorum beni.
Herseyi kaynatacağım önce. Onlar kuruyana kadar yaralarımı saracağım. İpleri sağlamlaştırıp gürül gürül geleceğim kapına. Gönlünü ferah tut ve bekle..

12 yorum:

  1. üzülme. bence yine döner.
    kimse senin kadar candan sevene küsmez.

    YanıtlaSil
  2. herşey insan içinmiş..
    bazen hiçbirşey yetmezmiş.

    biri "aşk için ölmeli, aşk o zaman aşk" demiş..
    yunus emre demiş.. "ya elim al kaldır beni/ ya vaslına erdir beni/ çok ağlattın güldür beni/ gel gör beni aşk neyledi"
    rumi demiş.. "aşıklar ki oynarlar da iki cihanı bir anda kaybederler hepsini. Bir tek an için yüz yıllık ömürden vazgeçerler. Bir tek an bulmak için bir konaklık yol koşarlar. Bin can feda ederler bir gönül almak için.."

    hepsi candan sevmiş demekki.. benimkinin lafı edilmez henüz :)
    bu arada, tabiki de temennine teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  3. sanki, ikinci paylaşım (dünya) savaşında, hitler'in polonyalı yahudileri, yaşadığı şehirleriyle birlikte birer birer yoketmesi ve tüm bunlar olurken bir avuç (yine) polonyalı yahudinin, kentin yıkık dökük binalarının altında, kanalizasyon tünellerinin içinde tekrar bir umut için dahi olsa yaşamaya çalışması... "kavga, sabır, zaman..." lazım...
    ...
    dün akşam sen ne dinliyordun bakim öyle, ses sonuna kadar açık :)

    YanıtlaSil
  4. uzun zaman olmuş ve ne kavgalar etmişim, sabır taşı olmuşum.. sonra zaman herşeyi iyi'leştirmiş cidden :)
    iyi olmuş ta okumuşsun.. hatırlayıp mutlu oldum.. ohhh be dedim ;)

    dünün şarkısı across the universe.. hiç birşey dünyamı değiştiremez diye bangır bangır bağırdım.. umarım çok rahatsızlık vermemişimdir.

    YanıtlaSil
  5. 'rahatsızlık mı? ne münasebet üstad, mini bir konser oldu, sesini duyduk. aşağıda, mahallenin gençleriyle dinledik. gerçi, gençler pek sevmiyor 'beatles'ı lakin, zarar gelmez. üstelik söyledim de, gençler bu söyleyen zaten 'beatles' değil, "fiona apple" diye! sen şarkı söyleyip, sanatını icra eyledin diye de tophane'ye çevirmezler mahalleyi... :)

    YanıtlaSil
  6. üstad mı :))
    şarkılardan zarar gelmez. her gün min. 2 adet bağıra çağıra söylenmeli.. cidden bak.

    YanıtlaSil
  7. ama, sen bunu okuduğunda (büyük ihtimalle) sabah olmuş olacak, evden çıkma, taksiye binme, vapur telaşesi, ay poğoçaları unuttum, kahretsin söylencesi, neyse sen bunu okurken o nedenle öyle işyerinde de bağıra çağıra dinlememen gereken bir şarkı :)
    http://fizy.com/#s/1n9rlo

    dipnot: şarkının reçetesinde, amazonlar (senin tabirin) toplantısından önce iki kez dinlenilmesi koca bir gün için kafidir, yazıyor :)

    çayan
    http://elma-c.blogspot.com

    YanıtlaSil
  8. zamanlama hatası oldu:)
    evden çıktım, yağmura aldırmadan koşa koşa vapura yetiştim.. simit üstü kahve keyfini amazonlarla birlikte yaptım. ilk sigaramı içtim..
    yerime geçtim şarkıyı açtım. şarkı 2 kere çaldı ancak tamamında telefonla konuşuyordum. şimdi üçüncü kez dinliyorum, telefonum çalmıyor. büyülü bir an olsa gerek :)

    YanıtlaSil
  9. muhakkak öyle yaşanmıştır. inanırım, yağmurdan sonra sabah, serçelerin bahçedeki ağaçlarda şimdi daldan dala konup, birbirlerini kovalayıp ötüşmesi gibi... senin adına çok sevindim. lakin ben, dün gece kiralık katil aradım ben'i öldürtmek için, son 5-6 aylık planlarımın hepsini bir kenara koyarak üstelik, depresyona girdim! insanın, bak tam da böyle, kendi doktoru olması ne vahşi... gününün devamı da çay, simit yerken ve o tatlı müziği dinlerkenki gibi büyülü geçsin...

    YanıtlaSil
  10. havalardan mıdır, yalnızlık sancısı mıdır, özlem midir.. bende de var o salak ruh hali. ama asla şimdi ölmek istemem.. sen de ölme bence. daha bu dünyayı kalbinden vuracağız zira :)

    YanıtlaSil
  11. parisi'e de yakar mıyız?

    YanıtlaSil
  12. paris senin roma benim.. yakarız ;)

    YanıtlaSil

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..