Salı, Aralık 29

***Lezzetli Nesnedir Aşk...

 
Bazen oluyor, kelimem, kalemim, mecalim tükeniyor. Herkesin içinde, herkesten uzak kalıyorum. Dünyevi sıkıntıların, manevi kırılmaların gerisinde duruyorum bazen. Herşeyin ardında, herşeyin sahibi oluyorum. Görüntülerin flu ve çok sesli olduğu meydanlarda kımıltısız seyrediyorum gelişmeleri. İçsel savaşlar yaşanıyor... bombalanmış bir sokak gibi ıssız kalıyorum.
Görmek istemiyorum bazen, yüzleşmekten korktuğum bazı hadiseler var. Kıyısında gezinip duruyorum, bakmaktan korkuyorum, yine de gözümü alamıyorum. Göze alamadığım her kareden geçiyorum. Ayak bastığım her yerde depremler oluyor. Sustukça devleşiyorum, yere yakın insanların dünyasında.
Yabancılaşıyorum... Yüzüme çizikler atan o muydu, elini tutan ben miydim? Ayrımsayamıyorum.. Aklım karışıyor karşısında, huzuruna çıkamıyorum bu yüzden. Göz göze gelecek oluyoruz, geri dönüp koşuyorum. Kaçıyorum sandıkça, ağlarına takılıyorum. Kaçıyorum, sesim çıkmıyor, önümü göremiyorum. Nasıl bir çekim alanıysa bu, yörüngesinden çıkamıyorum...
İçimde birşeyler birikiyor; bakışı, dönüşü, şiddeti, dudak izleri... Taşmaya çalışan heveslerini tüm gücümle mideme bastırıyorum. Bir çığlık geliyor, bir akıntı yutağıma yerleşiyor. O anda tutmazsam nefesimi, pul pul döküleceğimi biliyorum, susuyorum...

Temkinsiz kayalıklara varıyorum. Ayaklarıma kadar vuran dalgalar arsız ve davetkar, herşey çığrından çıkmak üzere.. Göze alamıyorum, yine aynı kısır döngüde buluyorum kendimi, gözümü alamıyorum.

Daha dün göğsünde uykuların en güzelinden uyanmışken, bugün beni sıkıştırdığıu kabusu hayretle tamamlıyorum. Ansızın duruyor dünya, herşey çekiliyor, kayalar kayıyor ayaklarımın altından, suya düşüyorum. Saçlarımdan tutup çekiyor beni, hayat öpücüğünü veriyor güneşim. Gözlerime bakıyor,  bakışları delip içime geçiyor sanki, içimi görüyor hissediyorum ama kendinden başka birşey görmüyor.
Çok önemsemiyor yaralarımı, "yorgun görünüyorsun" diyor. Kısa bir sessizlik oluyor, gülerek başlıyor birşeyler anlatmaya. Çocuksu bir heyecanla, aslında kimsenin kendisine rakip olamayacağını tasvir ediyor. Gülüyorum ben de, dudaklarımın kenarı acıyor, yaralı... Komik olan o mu yoksa benim halim mi karar veremiyorum. Kapıyı açıyor, önemli işleri var, gitmesi gerek, gidiyor. Evimdeyim, etrafımda kimse kalmamış, koridoru göz ucuyla geçiyorum. Önemsiz yaralarımı sarmaya başlıyorum.

Çok yorulmuşum, sesim çıkmadı birkaç gün. Midem, sindirmeye çalıştıklarımı öğütemedi, zehirlenmişsin dedi doktor. İki gün boyunca kustum, olur olmaz her yere akıttım zehirimi. Bugün uyandığımda iyileştiğimi hissettim. Böğürtlenli pasta yaptım, hindistan cevizi ve kremalize edilmiş çikolata katları var. Tadına bakmadım, tarçın kokusunu çektim içine ve ismini "aşk'ın lezzeti" koydum.Zira, *lezzetli nesnedir aşk..

**************

Alemde her ne var ise üç harf ile beş nokta Ayn, Şın, Kâf.. 



İşidin ey yârenler


Kıymetli nesnedir aşk
Değmelere bitinmez
Hürmetli nesnedir aşk
Dağa düşer kül eyler
Gönüllere yol eyler
Sultanları kul eyler
Hikmetli nesnedir aşk
Kime kim vurdu ok
Gussa ile kaygu yok
Feryad ile âhı çok
Firkatli nesnedir aşk
















Denizleri kaynatır
Mevce gelir oynatır
Kayaları söyletir
Kuvvetli nesnedir aşk
Miskin Yunus neylesin
Derdin kime söylesin
Varsın dostu toylasın
Lezzetli nesnedir aşk


* Yunus Emre, Aşk


5 yorum:

  1. esas oğlanın dönüşü sancılı olmuş galiba..
    ama güzel olmuş, sayesinde bu güzel satırları sizden alabiliyoruz.

    YanıtlaSil
  2. övgünüze teşekkür ederim. ancak bunlar benim dilimdekiler.
    kendisinin sebep olduğu güzel sözleri paylaşamayacak kadar kibirliyim henüz :)

    YanıtlaSil
  3. gerçekten kıskanılası bir şey bu :)
    ne güzel, insanın böyle güzel sevmesi.

    YanıtlaSil
  4. dilinizi ısırın, saçınızı çekin rica edeceğim :)

    YanıtlaSil
  5. aşk için ölmeli aşk o zaman aşk

    YanıtlaSil

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..