Pazar, Ocak 10

bazen gece bazen gündüz birlikteyiz..



Kargalar konuşmaya başlayınca bülbüller susar demiş Hz. Pir. Bülbüllerin susma zamanına vardım ben de. Her sesi yorumsuz dinliyorum. Duymazlıktan gelip önemsememezlik yapmıyorum asla, sıra bülbüllerin konuşmasına gelince benim de diyeceklerim olacak.

Günler, gece ve gündüzden oluşuyor. Hayat gecelerimiz ve gündüzlerimizden ibaret. Herşey bir an'da gizli. Belki uykudan uyanışa geçiş anımızda, belki kalbimizin son atış anında, belki ağzına attığın lokmanın ilk yutkunuşunda. Pamuk ipliğine bağlı hayatımızın ne çok kısır döngüsü var. Güne düşmüş yarasalar gibi, duvarlara çarpıp duruyoruz bazen kör ve dengesiz. Tutunacak dallara, soluklanacak basamaklara ihtiyaç duyuyoruz bazen. Biz dinlenirken biri gelsin, süpürsün ortalığı istiyoruz. Peki hayatımızda sahip miyiz o biri-lerine?

Süpürmek deyince aklıma geldi, en düz mantıkla.. Zor bir gün geçirmişim.. başımda tarifi zor bir ağrı var üstelik. Günü nasıl bitirdiğimi hesaplayamadan eve gelmişim, merdivenlerden çıkarken tökezlemişim iki kez. Kapıyı açmışım ilk adımımı atmışım eve.. ve burada sahne donar.

Herkesin hayatında bir welayeti olmalı demişti sevdiğim bir arkadaşım. Çöllerde olurmuş welayet, yaşam alanlarının zor olduğu yerlerde burası da benim toprağım demek ve sahip çıkmak için birer ikişer aile yerleştirip, bir bayrak dikip, o ailelerin her türlü ihtiyacını günlük, haftalık sağlayarak velayetlerini oluştururlarmış. Welayetin olmalı hayatında, ikincin. Senin olmadığın yerde senin adına durabilecek, varlığını savunacak, koruyacak, yetmediğin yerde bitecek, düştüğün yerde kaldıracak, dile getiremediklerini söyleyecek bir ikincin olmalı hayatta. Gözün gibi bakacağın, herşeyin öncesine atayacağın ikincin.

Sahne devam eder. Ev derlenmiş, toparlanmış, silinmiş, süpürülmüş, havalandırılmış, televizyon kanalların açılmış, internetin bağlanmış, çöpler toplanıp atılmış, hangi eşya nereye aitse oraya taşınmış.. Rica minnet istemediğim, talep etmediğim, yakınmadığım halde üstelik.

Kuraldır sanki. Ne zaman birisi çıkıp gitse evden, arkasında derin izler bırakır. Kural ilk kez delinince, benim izlerimin toparlandığını görünce dudağımın titremesine, burnumun sızlamasına engel olamadım. Ben başka biryerlerde başka birşeylerle uğraşırken evde bir yedeğimin olduğunu hissettim. İşi gücü hayatıma çıkmazlar ve belirsizlikler oluşturmak olması gereken kişi (öğrenilmiş çaresizliklerden biridir bu anlam yüklemesi) hayatımı temize çekiyordu ve bu sahne unutulmayacak o an'lar albimüne eklendi.

Tarifi en kolay, en somut bir an'dan yola çıkarak suskunluğuma bir ara verdim. Soluklandığım bir basamaktayım bugünler.. Yokuşun sonuna adapte oluyorum. Varlığıyla hayatımda dile gelmez güzelliklere neden olan biri'ne teşekkür ediyorum. Ve diyorum ki.. senin durakladığın yerde ben koşarım. Seninle tek akılda, tek bedende.. Ben düşerken sen bana bir el verdin, ben sana omuz da olurum, bel de, baş ta..


***********************************

gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen varlığını yakadur... ** Hz. M. C. RUMİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..