Cuma, Kasım 6

kendine ait bir geceden kesit...


" Kahvaltı masasındaydım. Bütün gece düşüncelerimin bilinçaltı düşleriyle boğuştuğumdan hala uyukluyordum. Masanın üstünde kızarmış ekmeklerim duruyordu, soğumuş takır takır olmuş. Yok dedim bir daha ısıtmayacağım, ne zaman tekrar ısıtmaya kalksam hep yakardım ve teyzem kokuya uyanırdı. Teyzem geldi aklıma ve sonra teyzemin aklıma düşmesinin getirdikleri... Başımı sarsıp uzaklaşmaya çalıştım, masanın üstünde duran gazeteye baktım, iki hafta öncesinin gazetesiydi. Her şeyden vazgeçip odama gittim, televizyonu açmak istedim, kumandanın pili bitmişti ve açamadım. Odada kaç saat kalmıştım, sonra neler yapmıştım hatırlamıyorum. Belki ayakta uyumuşumdur. Pencereye baktım bir ara, akşam olmuş ve dilime bir şarkı takılmış. Şaşkınlık! O anda orada olmak istemedim, ne yapacağımı bilmiyordum ama dışarıda olmalıydım.

Çok ışıklı dar bir sokaktaydım. Yağmur yağıyordu, ıslanmıştım. Sokağın ortasından yürüdüğümü fark ettiren kırmızı bir araba arkamdan korna çaldı. Önce heyecanlandım, korktum sonra aldırmadan yine ortadan yürümeye devam ettim, şoför yanımdan geçerken camı açıp bir şeyler söyledi bana. Ben o sırada çantamda kırmızı cüzdanımı arıyordum, nereye gidecek kadar param var diye. Bu rengi seçmemdeki neden parayı kendisine doğru çeksin diye değildi, hani kırmızının bir çekiciliği vardır ya. Neyse zaten nerdeyse boştu cüzdanım.

İçmek istediğimi düşündüm. Düşe kalka eve gitmeyi, botlarımın bağını çözemeden, yüzümdeki makyajı silemeden, gömleğimin düğmelerini açıp kollarından kurtulamadan yatağa atlamayı istedim. Düşünsene başım fır fır dönecekti yatağa uzandığımda, tavanın ve ampulün sağa sola yıkılmalarını izleyecektim, bu sahne midemi bulandırdığı için gözlerimi kapatacaktım ve gözlerimi kapatınca baş dönmem daha hız kazanacaktı ve ben ne olduğunu anlayamadan o hızla uyuyacaktım.

Loş ışıklı bir bara gittim. Tek boş masa tuvaletin yanındakiydi. Arkamdaki duvara Kötü Kedi Şerafettin'in bu bardan sarhoş çıkışını tarif eden bir resim çizmişlerdi. Öyle dumanlı bir yerdi ki, bir de ben sigara yakınca gözlerimin yandığını hissettim. Buraya ilk kez gitmişim gibi tarif ettim belki ama aslında çok kez gitmiştim. Fakat ilk kez tek başıma sarhoş olmak için gidiyordum. Bunu düşünmek beni heyecanlandırmıştı ilk önce, sonra araba olayındaki gibi aldırmamaya başladım. Beni kalabalık gruplar içinde görmeye alışkın barmen ve garson az sonra arkadaşlarımın geleceğini ve onlarla birlikte sipariş vereceğimi düşünerek yanıma gelmekte gecikecek gibilerdi. Ama ben bir el işaretiyle bira getirmelerini istedim. Sonra bir kaç bira daha ve dahası.... Düşündüğüm gibi dönmedim eve. Barı barmen çocukla birlikte kapattık ve iki şişe şarap alıp caddenin kullanılmayan üst geçidine çıktık. Orada şarap içtik, sabaha karşı altımızdan geçen arabaların sayısı iyice azalmıştı. Başımı barmen çocuğun omzuna yaslayıp uyumuşum, soğuktan dolayı iyice yumulmuşum ona. Sabah saat yedi civarı bir polis bizi dürterek uyandırdı. Neler söylediğini anlamıyordum, nerede olduğumu bile anlamıyordum. Barmen çocuk öğrenci olduğumuzu anlatıyordu, burada uyumak değildi amacımız, çok içmişiz ama kimseye bir zararımız olmadı gibi laflar ediyordu. Kimliklerimizi istedi polis, verdik, uzun bir nasihatten sonra kalkın gidin hadi evinize okulunuza diye bizi oradan kovaladı. Oradan uzaklaşırken çok utanmıştım, barmen çocuğun yüzüne bakamıyordum sonra derin bir nefes aldım ve aldırmadım..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..