Cuma, Kasım 6

bir yanılsama örneği...


" Gerçek: Bir sınırım ben ve sınırlaydım hep. Şimdi de bu sınır kentinden yazıyorum sana. Sen hemen herşeyi bilirsin, sınırlardan da anlarsın sanırım. Sen beni hep o sınırı yıkmaya, sınırın dışına çıkmaya sürükledin. Oysa çıkış yolu istemiyorum ben. Sana aylar önce ilk sohbetimizde anlatmaya çalışmıştım, ben o çocuğun bakışlarındaki temkinsiz derinliklerde dolaşmak istiyordum sadece diye. Kendi kanat çırpışımda hapsolmak istiyorum ben. Öylece kalmak... durmak. Çoğu zaman beynim kafatasıma batıyor benim. Bu deli yerden gitmeliyim diyorum sürekli. Daha akıllıca bir yer neresi bilmiyorum. Buraya ait değilim, nereye ait olduğumu da söyleyemiyorum. Kendime ilk okulumuzun hayat bilgisi derslerini veriyorum. En iyi ölme yerini arıyorum belki de. Öyle bir yer var mı, bu deli yerde ölmek istemiyorum ben.
Hiçbir şey göründüğü gibi değil. Hayat göründüğünden çok daha kötü, çok daha acımasız. Hayatın gerçeğine dokundum ben. Bir sürü insan gördüm. Yollarını şaşırmış, şaşkın insanlarla dolu her yer. Hepsi bir şeyler olsa mücadelesinde ama ne olduklarından bihaber. Sınırımı alıp belki bir gemiye yerleşmek ve adama doğru hızla uzaklaşmak istiyorum. Ne biçim bir hayat bu, ne biçim ölümler var, öldürüyorlar beni, ben kendimi öldürüyorum. Yaşamak isterken ölüyorum. Ruhuma tecavüz edip içimdeki şeytanı beslediler. Ölecek yer ararken kendimi savaş alanında sanıyordum. Sana aşık olduğumu anladığımda o alanın bir sirk, benimse sevimli bir maymuncuk olduğumu gördüm. Yanılsamalar... Sense, beklediğim, düşünü kurduğum, beni sakin kıyılara, bana getirecek bir gemisin."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..