Perşembe, Ocak 19

bilesin ki olmuyor...




"Her şeyin zıvanadan çıkabilmek için bir dayanağı var.. ben çıldırma hakkımı kullanıyorum.
Burada.. bulunduğum yerde kıymık kıymık ayrılıyorum kendimden.. Yepyeni bir ben için, kendimi soyuyorum."

İkimizin de önünde birer kadeh, mum ışığının iki tarafına oturmuştuk.. Feylesof Hatun ve ben.. Birbirimize içmeden katlanamıyor muyduk bilmiyorum, ama böyle oluyordu genelde sohbetlerimiz. İçeriden gelen solo şarkı, tiz ışık ve iki kadeh.

"Artık biliyorum... Bazı fotograflar bizi üzmek için var. Bazı video kayıtları seyredilmemek için çekilmiş.. ve bazı zamanlar sahiden geçmek nedir bilmiyor. "

Ben konuşuyordum.. Bugün ilk kez dinleyici ben değildim. Hep iç sesleri konuşur insanların.. Bugün Feylesof iç sesim beni dinliyordu..

"O-ya-la-nı-yo-rum!.."

Kendi kendime ayıp etmemeye çalışıyor gibiydim.. Aslında çok sıkılmıştı ama tam bir hanımefendi gibi davranıp kalkmıyordu karşımdan. Uzun uzun anlatıyordum aklımdan geçenleri.. Özetle dinliyordu beni..

"Sanki kimseyi tanımıyor gibiyim.. Siz de olmasanız ne yapardım.. Aslında belki siz de olmasanız daha iyi olurdu.. belki de beni delirten sizsiniz.. Hiç durmadan konuşuyor, hatırlatıyor, kırıyor, döküyorsunuz.. İçim hep isyanlarda.."

Başını iki elinin arasına almış dinliyordu beni.. Önündeki kadehe hiç dokunmadığını farkettim. Önünden yavaşça çektim kadehi hiç itiraz etmedi..
Kendi iç sesimle de iki kadeh şarap içip dertleşemeyeceksem naled olsundu, kahretsindi..Böyle iç olmaz olsundu..

Mumu üfledim, müziği kapattım.. yattım uyudum sonra.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..