Salı, Ekim 19

salik..


Çatlak iç sesim ortalıkta gözükmüyordu.. Son zamanlarda gel gitlerimden başı çok ağrıdığı için, akşamları erken yatıyordu.
Hijyenik iç sesim su baskının izlerini yok etmeye çalışırken yuttuğu ciflerden hasta düşmüş, ateşler içinde yatıyordu..
Lezzetli iç sesim, son birkaç aydır yemek yapma boykotunda olduğundan dolayı akşamları dışardan sipariş ettiğimiz yemeklerden şişiyor, akşamları erkenden mide fesatı bir uykuya yenik düşüyordu.
Feylesof iç sesimi mantık dışı hareketlerim çok yoruyordu. Emekçi iş sesimi de yoğun iş tempom nerdeyse bitirmişti. Akşamları eve girer girmez ikisi de ertesi güne hazır durabilmek için erkenden sızıyorlardı..
Bütün hatunlarım uyuyordu.. Bir tek ben kalmıştım, bir de dervişe iç sesim..
Sahi.. dervişe hatunu hiç uyurken görmemiştim. Son zamanlarda kendisiyle en ufak bir alakam kalmadığından dolayı bana biraz kırgın olduğunu seziyordum.. Ama yanılmışım, onun dilinde küsmek diye birşey yokmuş meğer.. Açılmayı bekleyen mektuplar gibi, paketinde bana sözcükler biriktiriyormuş..

Deli'nin delisi'ydin bir zamanlar. Şems'in nurundan gözlerin kör olmuş, Aşiki'nin mırıltısından kulakların tıkanmıştı.. Vara yoğa yakıyordun kendini.. Kendini yaka yaka sedeften bir Tin'e ermiştin. Aşk'ı içinde harmanlayıp, ateşini o Nefes'e vermiştin.. O nefes ne nefis bir irfandı..
Aşk.. Aşk şimdi sana nasıl yavan, nasıl kuru bir kelime.. Ahh benim salik kızım.. hakikati yanlış anladın. Sen aşka sahip olmaya çabaladın, oysaki O'nda kaybolmaktı aşk..
Tek'tin, Tek'ildin, Bir'din.. sonra bize erdin.. İçindeki kalabalığı O'na adadın. Adandınkça sebep aradın, sorgusuz sualsiz vermekti Aşk.. Ahh benim salik kızım.. hakikati yanlış anladın. Sebeplerdir seni ıssızlaştıran, ateşini söndüren.. alev alev yanarken kurudun kaldın.. Aşk üzerine yazılmış, kül karası bir satır oldun..

Zihnim bana yine oyun oynamıştı. Dervişe Hatun'u da o aşkla birlikte kaldırıp atmıştım kenara, unutmuştum. Aşk unutulur mu? Evet!. Geleceğin hesabını tutmaya başladığımda, aklımdan silip atmaya başlamışım meğer.. Unutmuşum o baş dönmelerini, beni derin derin nefes almaya iten o yakışları. İçimi tetikleyen o Sır'rı.
Hani ben artık Yol'dan çıkmıştım.. Hani doğaçlamalara çalıyordu hayatım.. Hani kıskıvrak yakalanmıştım, ruhumu vermiştim o taşkınlığa.. Hani?..

O taşkınlığın ruhunu ele geçirmesi nasıl lezzetliydi hatırlıyor musun? Aşk akıl dışıydı, sen aklın kurallarına uydun.. Bin gün cihanı ateşe verip, sizi tutuşturup, bir günde silip attın. Ahh benim salik kızım sen ne yaptın?

Geleceğimi kurgular olmuştum.. Hatırlıyorum.. Nerden tutsam tutturamıyordum. Bir zamanlar aşık olduğum o taşkınlık durulsun istedim. Bundan seneler sonrasının hesabını çıkardığımda kendimi bir yerde göremeyince korktum. Karışık zamanlardı.. Korktum!..

Geleceği geçmişi yoktur aşkın. Kocaman bir hiçlik yerleşir hayatına. Cebiri var mıdır ömrün.. Aklı var mıdır o zarif duygunun? Yanmalı, kaynamalı, buhar olup uçmalıydın. Olmalıydın kocaman bir hiç.. Ahh benim salik kızım.. Aşk ile mest olurken.. Sen ne yaptın?..

10 yorum:

  1. ahu plan yaparken, dervişe hatun gülermiş...

    YanıtlaSil
  2. ama dikkatini çekerim.. çok fena bir durum var.. o da her ikisinin de ahu olması.. kendi kendime gülüyorum nihayetinde :))

    YanıtlaSil
  3. "bir ben var benden içeri", gibi...

    YanıtlaSil
  4. aslında "unutmak ihanettir" demiştin ya.. ben onun üstüne uyudum.. sonra bütün gün dervişeyi hatırladım ;)

    YanıtlaSil
  5. "unutmak ihanettir"in ne gibi bir etkisi olmuş olabilir, biliyor musun?

    YanıtlaSil
  6. iyi geceler etkisi mi olurmuş.. ya da anlamadım.

    YanıtlaSil
  7. "iyi geceler", "salik" bir durum olurdu.

    YanıtlaSil

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..