Pazar, Ekim 17

gün.. bugün.



İtiraf ediyorum yağmurla aram pek iyi değil..
Yine itiraf ediyorum yağmur sonrası toprak kokusuna bayılıyorum. Meyyalim artıyor doğaya.. Kendimi parklara atıyorum.

Öylesine bir gündü bu gün yine.. Geç uyanılmış bir pazardı..
Yataktan çıkıp koltuğa uzandım. İki film birdendi yine..
Film zehirlenmesi yaşıyor olmalıyım.. Son filmin bitişine yakın uyuyakalmışım.. Xavier diye bir sevgilim varmış meğersem.. Şahane bir çocuktu. Esmer, kıvır kıvır saçları vardı. Yağmur yağıyordu ve sevgili Xavier anlam veremediğim bir şekilde beyaz bir atletle dolaşıyordu. Zehirlenme buydu, çocuk Fransız ama huyu Türk. Göle piknik yapmaya gitmişiz, göl dediğim de büyük bir havuz aslında, ortasında kulaklarından su fışkırtan heykeller var.. "Ne saçma değil mi Xavier" diyorum, gülüyor "olur mu Osmanlı mimarisinin en iyi eserlerinden bence" diyor.. Bence Xavier manyak, ama güldü mü dudakları martı gibi oluyor, seviyorum ben de.. Böyleyim ben.. Çirkin gülen adamı sevmem, ama kendisi çirkin gülüşü güzel adama oldum bittim bayılmışımdır. Her an bir süpriz yapıp, büyülü gülümsemeyle güzelleşirler ya.. neyse..

Çıktım dışarı.. Starbuckstan son zamanlarda takıntılı olduğum kahvemi alıp sahile indim. En güzel manzaralı banka yerleşip kitap okudum biraz. Bir an İzmir'e gittim geldim, sanırsın Alsancak iskelesindeyim.. Sonra baktım gayet Kadıköy iskelesinin yanındayım ve bizim çöpçü martıların çığlıkları bunlar.. Kendime döndüm..
Aklıma aniden gelmiş gibi kalktım ve saçlarımı kestirmeye gittim. Kuaföre "uçlarından azcık, ama cidden azcık lütfen" falan diye ağlama efektiye tarif verdim. İlk defa istediğim miktarda kesen bir kuaför buldum, onu sevdim.. Bunu kendisine de söyleyecektim ama ne gereği vardı, uzatmadan çıktım.
Eve dönerken parkta oturdum biraz.. Bu sefer okumadan kendimi İzmir'de sandım. Ömer Çavuş kahvesine nazırdım sanki.. En yakın arkadaşım Nurhayat'mış.. Bu kez bir çocuk sesiyle kendime döndüm. Bir paket sigara ve buzlu çay alarak eve döndüm.

Bir film daha izledim.. Ardından filmin müziklerini dinleyip biraz daha sindirdim.
İçimde boktan bir boşluk duygusu.. Müzik, film, kitaplar tıkamaya yetmiyor. Gittikçe su alıyor düşlerim. Artık bir tıpa istiyorum.



33 yorum:

  1. senin yazılarına yorum yapmak çok hoş :) niye işte, oku göreceksin...
    ne izlemiştin bu akşam, al sana julia roberts'tan "nothing hill"inden minik bir replik: "ben sadece bir kadınım ve önünde durmuş bir erkeğin beni sevmesini bekliyorum" ve [islemiş miydin bilmiyorum ama] özgü namal'ın "beynelmilel"de oynadığı karakterin, evlerine gelen bir kadın falina baktırırken aralarında geçen diyalog;
    özgü namal: bir kısmet var mı?
    falan bakan kadın: bu sene mi desem, seneye mi desem...
    özgü namal: yavvv seneye kalmasın...

    bu arada, hani çay da içecektin?
    sözünde durmamışsın :(

    YanıtlaSil
  2. nothing hill'in en vurucu yeridir o.. hep o sahnede içim parçalanıyor benim yahu :)
    beynelmilel izledim, bu repliği hatırlamadım, algısda seçicilik olsa gerek.. şimdi izlesem kesin aklımda kalırdı :)))
    çayla aram pek iyi değil. ama iyi bir buzlu çay içicisiyim..!

    YanıtlaSil
  3. bir düş görmüştüm ben de, uyandığımda fena halde aşıktım... ne vakit bi adama baktıysam alıcı gözle onu aldatıyormuşum gibi gelirdi. baktım olmuyor bir düş yarattım kendimden, onlar mutlu şimdi... bense olabildiğince yalnız ve mutsuz kaldım onlar mutlu olsun diye...

    saçma uğraşlar edindim filan... bomboş hayatımı zırvalıklarla doldurdum, çok yoğunum şimdi zırvalıklarımla, biraz dinlensem iyi olacak.

    YanıtlaSil
  4. en çok daraldığımız zamanlar için ne diyorduk, ahu?
    "yaşasın müzik"

    :)

    çayan
    http://elma-c.blogspot.com

    YanıtlaSil
  5. tırı vırı uğraşlar mı edinsem yani zaman.. ben feci halde işkolik birşey olup çıktım. bu da insanı sinir, stres sahibi falan yapıyor. böyle kaba saba birşey olup çıktım billahi.
    pul kolkesiyonu mu yapsam :/

    YanıtlaSil
  6. missed me dinliyorum çayan..
    "Missed me, missed, me now you've got to kiss me/If you kiss me, mister, you must think I'm pretty"
    yaşasın :)

    YanıtlaSil
  7. en tırı vırı uğraşımız işimiz zaten, sorun yok aynen devam ;)

    YanıtlaSil
  8. öggğğğüü, öggğğğüü, şey, affedersin, boğazıma leblebi kaçtı tam bir önceki yorumu okurken...
    baban beni tutuklatır avukatına ahu, hapishaneye attırır :)

    çayan
    http://elma-c.blogspot.com

    YanıtlaSil
  9. @zaman ahah yakında kendi imparatorluğumu kuracağım bu tırı vırı dünyada o derece yani ;)

    YanıtlaSil
  10. @çayan sakin ol!.. babamın hiç avukatları olmadı. kendi hesabını kendi kapatır :)

    YanıtlaSil
  11. "padişahım çok yaşa" o zaman... benim bu sıra içime kominist düzen kaçtı da biliyon mu, eylem yapıyorum... kapitalizme karşı münferit direnişim sürecek :))

    YanıtlaSil
  12. hahaha :)
    @ezel dizisindeki dayı misali baban?
    beni tutuyormuş kulaklarımdan "söyle bakalım yeğen, siz bizim kızla aağğğzzdan öpmeli bi film varmış, hımm adı nothingli bişiydi, neyse bunu izlemişsiniz beraber, oldu mu şimdi, napim ben sana?"

    çayan: sizinle mi izleseydik? :)

    ahu, tam bu sırada sen devreye giriyorsun veeeeeee, repliğini unutmadın inşallah?

    YanıtlaSil
  13. @zaman benim içime troçki kaçtı aslında. münferit direnişinde el ele verebiliriz belkim :)

    YanıtlaSil
  14. replik gelir benden: yavvv seneye kalmasın!..

    eheh karıştı minnacık zihnim.

    YanıtlaSil
  15. olur mu olur valla... zaten özel hayatımızı bunlara adayacak kadar tekil kişilikleriz... şöyle bir yol öneriyorum, troçki-komünizm direnişini kendimizi büyük adaya hapsetmek suretiyle başlatalım... işin keyifli bir yanı da olsun hani... her akşam marks,lenin,che,engels ve troçki'nin ruhlarına kadeh kaldırırız ;)

    YanıtlaSil
  16. @zaman ahh sonunda yaa.. sonunda akıllı bir hatuna denk geldim. ve kadın hareketi başlasın..
    gel senle büyükada'ya hapsolalım (bildiğim en yakın büyük ada kandisi zaar). şato şarapçılığı yaparız, el emeği!.. akşamları da kadehler şakırdasın.

    YanıtlaSil
  17. eet eet ta kendisi... yapalım yapalım 10 numerooo

    YanıtlaSil
  18. http://img158.imageshack.us/img158/8991/tripgj9.swf

    YanıtlaSil
  19. neye güldünüz böyle katıla katıla :)

    YanıtlaSil
  20. marks, lenin, troçki'den büyükada ve şarap üreticiliğine nasıl bağladınız olayı, helal, hayır merak ediyorum son olarak da bir arabesk şarkı falanla bitirseydiniz, adamlar mezarlarından kalkardı :) ona güldüm...

    YanıtlaSil
  21. hysk seçimleri ne oldu bu arada yahu, hiç haber de izlemedim bugün :) türban tartışmaları da sürüyor hala sanırsam, babam ve annem içeride birbirine gaz veriyorlar, babam veriyor da annem, "eee hakkaten çok çalıştınız ya ondan kaybettikçe bu kadar geriliyorsun" diye bi kapak yaptı ki, baban uyumaya gitti :)

    gazetedeyken yazmıştım türbanla ilgili üç bölümlü bi makale, iyi aklıma geldi bloga koymamıştım :) onu eklim bari haftaiçi... siyasete bulaşmıyacaktım blogda ama velek ki, bulaşsa yani blogda siyasete nolcak azcık siyasetten dimi ama?

    YanıtlaSil
  22. olmaz birşey yahu.. yaz nolacak..adalet bakanlığının desteklediği adamların hepsi hsyk'ya girdi haliyle.. türbanı tartışmaya gerek bile yok. ite ite kabul ettirecekler nasıl olsa..

    YanıtlaSil
  23. uyumayacak mısın sen bakim?

    http://fizy.com/#s/1n4f5u

    YanıtlaSil
  24. benim mod buydu.. http://fizy.com/#s/150hpd
    ayy bu saatte en mantıklısı senden gelen haliyle.. uyusam artık di mi.. o da mantıklı.. gel gör ki uyku henüz gelmedi :/

    YanıtlaSil
  25. "there are many things that I would like to say to you"

    ?

    çayan
    http://elma-c.blogspot.com

    YanıtlaSil
  26. But I don't know how..
    yoksa sen benim facebooktan arkadaşımmısın :) tam olarak bunları yazmıştım az önce..

    YanıtlaSil
  27. hayır. facebook'ta arkadaş listende değilim. sadece fotoğrafını görebiliyorum. o da bir tanecik. sağ kolunda dövme, üzerinde geçen gün anlattığın [sanırım yani o] siyah gecelik, kiraz gibi değil de vişne çürüğü [kapalı] dudakların, zeytin gibi [açık] gözlerin, birazı yüzüne doğru inen siyah saçların, arka planda leopar desenli :) koltuk ve üzerinde pembemsi/sarılı bir tül ya da elbise, pencereye asılı beyaz perde [halbuki tam karşı binadayım] görebiliyorum. yazdıklarını değil...

    YanıtlaSil
  28. koltuğun örtüsü leopar :)) anneannem almış bana. pembemtrak şey kendi ördüğüm battaniye kılıklı birşey..
    tam karşı binamda olduğuna inanırım cidden. nedense buralarda olduğunu seziyorum yani sanki mevkiler yakın gibi :)
    facebooktan ekle istersen. daha çok tivıtırcıyım ama eski alışkanlık onu da ihmal etmem pek ;)

    YanıtlaSil
  29. yok tabii ki karşı binada değilim. için dahat olsun, perdelerin açık olduğunda :)sadece senin yaşadığın semti severim. tam olarak her yerini bilmesem dahi, keşfedilmemiş topraklar gibi beşiktaş!

    YanıtlaSil
  30. günaydın :)
    aa neden seni beşiktaşta düşündüm acaba..

    YanıtlaSil
  31. sana da günaydın diyeceğim, ama artık akşam oldu. bugün beşiktaş'ta değildim ama şişli'deydim, belki bir kelebek etkisi yaşanmıştır, bilimsel olarak incelenmeli...

    YanıtlaSil
  32. bugün bir cinnet yaşadım sandım, acaba o kelebek etkisi miydi :)

    YanıtlaSil

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..