Perşembe, Haziran 10

ıska...


herşey hayatımın içinde yaşandı, bitti ya da sürdü.. kaçırdığım bir tek an bile yok..
alınanların verilerinlerin hesabını yırttım attım. herkes o çamurda kaç adım attıysa, batıp çıktığı kadar iz bırakıyor birbirinin hayatında.. ve sen, ne kadar iz bırakırsan o kadar vazgeçilmez olduğunu sananlardansın. belki de bundandır sevdalısı olduğun çamurları biriktirmek için kazdığın çukurlar..
hey!.. şimdi beni dinle..
cesaret sandığın gibi yakmakta, törpülemekte değil.. cesaret işte tam bu anda.. düşmek üzereyken son bir tekmeyle o kapıyı yüzüne çarpmakta. ve gördüm o an seni, şaşkın korkunu.. birkaç saniye içinde sızmayı başardı gözlerime. sevip öptüm, şefkat gösterdim sonra elinden tutup yanına uğurladım.
araf burası mı?
içinde biriktirdiğin nefretinle, gözlerine yerleştirdiğin korkunla, dizlerini çözen şaşkınlığınla sen diğer taraftasın.. aramızda düş gibi bir kapı var.. sona doğru koşarken ıskaladın.. sana doğru koşarken, acıyan bir sonuçtayım şimdi..
dünyanın herhangibir yerindeyim. kuzey rüzgarlarından başka dostum yok. sakıncasız ve ilgi gerektirmeyen bir seyyahım burada. bazen seni görür gibi oluyorum, kristal damarların ardında.. zorlanıyorum, özlüyorum, ıslanıyorum.. sonra beni bir aptal gibi sürükleyerek kapının önüne koyduğun geliyor aklıma, kalbim ve umutlarımla.. hırslanıyorum.. daha sözün bitmemişti, henüz canımı almamıştın.. burnum kanıyordu, kanayıp gitsin diye başımı öne eğmiş bekliyordum. kafamı kaldırmamla düşmem bir oldu, düşmemle kapıyı yüzüne çarpmam.. cümlen öyle kaldı sokak ortasında, havada asılı..
şimdi sadece bir düşlük mesafedesin. unutkan bir rehbersin bu aşkta.. zaman geçtikçe sevmeyeceksin beni..
varlığınla yokluğunu denk getiriyorum kalbimde.. zaman geçtikçe sevmeyeceğim seni...
bitti!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..