Salı, Nisan 27

yaz doktor şu ilacı..


Eksiğim.. Üzerime yapışmış bir "yarım"lık hissi ile yol alıyorum zaman çizelgemde..
Derler ki; yaratan görürmüş herşeyini.. içini, dışını, noksanlarını.. Bir türlü tanımlayamadığımız kaderde yaşanan ne varsa, kendini tamamlayabilmen için tepside sunulmuş fırsatlarmış. Oysa ben tamamlanamamanın değil, daha fazla kayıp vermemenin derdindeyim...

Doktor!. Sen şimdi bana iki ilaç yaz yeter. Bana anlatma sakın vaadedilen toprakları, gök kuşağını, engin denizleri.. katlanamıyorum billahi. Çiçek gibi dolaşayım istiyorum güzel havalarda, aklı yarı havada.
Aslında ben kendimi hep ağaç gibi hissetmişimdir. Sağlam kökleri olan, gölgelerin sahibi, özgür bir ağaç. Kökü yerin dibine sıkışmış değil ama, gözkyüzünü sarmalamış Tuba ağacı gibi. Hani şu cennetin ünlü bitkisi.. İşte ben öyle ağır, güçlü, serin ve tersim bu hayata..

Geçen gece oturdum sahilde, ama öyle bankta değil.. Sarkıttım ayaklarımı denize, döndüm sırtımı sahil insanlarına, taktım kulaklıklarımı bağıra çağıra şarkı söyledim rıhtımda. Öyle mutlu oldumki, bir iki damla gözyaşı bile döktüm Allah seni inandırsın. Tam başlamışım zehrimi akıtmaya dirhem dirhem, çatlak iç sesim geldi ve beni saçımdan sürüye sürüye eve getirdi.
Eve geldik.. Malum Hijyen Hatun sürgünde, Dervişe Hatun ise onu bulmaya gitti. Feylesof Hatun sanırım yerleştiği tepede mesut, aylardır yok ortalarda. Ofis Hatunu raporlarla uğraşadursun Çatlak Hatun yine zaptetti beni. "Gülmek ve ağlamak.. Heyecan ve huzur.. Bazen gülerken ağlamak, bazen heyecanda huzur bulmak.. Hayat hep iki sarkacın ortasında.. Ortaya gel ve tadını çıkar. Duygularına yön vereceğine , onlara yenik düşüyorsun.."
Bütün hatunlar birleşip şu kazuleti tepemden alsalar, dibine kadar parmak parmak alacağım bu hayatın tadını, ama inan onları örgütlemeye mecalim yok be doktor. Sen şöyle bana folik asit, amino asit, asit, demir, çinko.. birşeyler versen ben bulurum aydınlığı..

Muhnebiden kalma hikayeleri yaşıyorum her gün tekrar tekrar. Dediğini yaptım doktor, biriktirdiğim, sakladığım ne varsa hepsi çöpü boyladı. Her parçanın yerine bir ayna koydum. Ayne ne büyülü, ne güçlü birşey doktor. Evdeki hacmim arttı. Ne yana dönsem ben varım artık. Ben.. ben.. ben.. Kafamdaki tilkilere uğraş çıktı, daha çok besleniyorlar artık benden...
Neyin notunu alıyorsun sen doktor? İçimin hayvanları beni parçalıyor, sevdiklerim gelip yarama tuz basıyorlar... Yaraya tuz basmayı iyi bir deyim sanırdım ben nedense.. Meğer çok yakıyormuş be doktor...

4 yorum:

  1. sen doktor odalarına tıkılmayacak kadar akıllı bir kızsın bence..

    YanıtlaSil
  2. zaten tıkılmıyorum :)
    olsa diyorum, herhalde böyle olurdu.. farzı misal yani ;)

    YanıtlaSil
  3. cevap verecektim az kalsın :) bana sesleniyorsun sandım...

    YanıtlaSil
  4. doktor diye seslenince benim de sen geldin aklıma..
    netekim hayatımdaki diğer doktorlara hocam diyebiliyorum ancak :/

    YanıtlaSil

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..