Perşembe, Aralık 16

biri vazgeçmek mi dedi..


Eve yürürken yağmur yağıyordu..Tren yolunun yanındaki kaldırımda durmuş hayatıma fon müziği ararken o sesi duydum. Tren rüzgarını yanağımda hissettim. Önce yanağım yandı.. Sonra tarif edemeyeceğim bir ses çıktı dudaklarımın arasından.. Taa en derinlerden gelen, sadece o'nun tarifsiz anlayabileceği bir ses..
Demiştim.. sen hep kalacaksın.. zamansız yağmurlarla sızlayan bir yara olacaksın bende diye.. Hatırlarsın.. İkimizin sırtında birbirimize sapladığımız bıçaklar vardı, söküp atmıştık bir anda.. Sırtımızı dönüp birbirimize uzaklaşmıştık farklı yollara.
Sırtımın sızısı mıydı gözlerimden dökülen, yağmur mu fazla gelmişti, o mu taşıyordu içimden ayırtedemedim. Bildiğim tek gerçek.. ben yıllardır hiç ağlamamıştım..

Saat sabahın 3'üydü.. Buz gibi Edirne'deydim.. Çıkmışım köprünün tepesine, bataklığa düşen yağmur damlalarını yakalamaya çalışıyordum.. Bağıra bağıra ağlıyordum. Yanımda kim olduğunu bilmediğim bir çocuk.. "sen artık çok tehlikeli olmaya başladın, birazdan tren geçecek bizi silip süpürecek hadi artık gidelim" diye bana yalvarıyordu.. Elindeki şarap şişesini alıp, gözlerimden yaş aka aka dikiyordum kafama... "Bak, artık benim tek arkadaşım sensin.. Birtek sen varsın artık bu dünyada.. hadi nolur yardım et bana, onu artık sevmek istemiyorum".. Yüzüme öyle üzgün bakıyorduki, yok bana acımasın bana yardım etsin istiyordum.. "Beni sevsin demiyorum sana, çıkart şunu içimden.. artık onu sevmeyim lütfen.. lütfen yardım et bana.. lütfen".. Yapıştırmışım köprünün korkuluklarına çocuğu, içimiz dışımız sırılsıklam.. yapışmışım yakasına.. Trenin sesini duyuyorum.. Birazdan üstümüzden geçecek. Ayakta duramıyorum, içim dökülüyor.. Trenin sesi kulaklarımızı sağır edecek.. Rüzgarı elimdeki şişeyi kırıyor.. Adını bilmediğim çocuk beni kucaklayıp ikimizi de korkulukların diğer tarafına atıyor. Düşüyoruz.. Çamur içinde kalıyoruz. "Artık onu sevmeyeceğim di mi" diyorum.. "Az önce yeniden doğdun, bence artık onu sevmeyeceksin" diyor..
Tek arkadaşımı bir daha hiç görmüyorum. Cebimde bir not buluyorum "unutma, sen anka kuşusun!"

Yıllar sonra bir yılbaşı gecesi çalıyor telefonum. Evde tek başımayım, jackle hem sohbet ediyorum, hem bitiriyorum onu.. Başım dönüyor.. Ne zaman sesini duysam içim çıkardı, içim içimden uçar giderdi.. Yine aynısı oluyor, koltuğa sarılıyorum.. "o içerde uyuyor.. bu hep böyle. o hep uyuyor. ben hep onu uyutup seni düşünüyorum. o hep uyuyormuş gibi yapıyor.. ve ben herşeyi kaçırıyorum. seninle başlayan güzel sabahları, seninle uyumayı, beni gözlerini kocaman büyütüp boynuma sarılarak karşılamanı, kavga ederken bana saldırmanı, seni sevmeyi.. sen çok güzel bir kadın olacaksın ve ben hep sana uzaktan bakacağım, gelip bu lanet koltukta uyuyacağım, içeride uyuyan karımdan nefret ederek, içimde acaba ne yapıyor bu kız hüznüyle.. gecenin bir yarısında pencerenin önüne gelip ışıkların yanıyor mu diye bakacağım, hala karanlıkta uyuyamadığın için güleceğim sonra içim çürüyecek.. işten çıkışını seyredeceğim.. sen topuklu ayakkabılarınla sokağa hayat vereceksin, sonra o çirkin çocuğa uzaktan el sallayacaksın.. beni gördüğünde hep koşarak gelip üstümü başımı çekiştirerek sarılır öperdi beni diye sevineceğim.. kavuşmalarımızı özleyeceğim.. bu hep böyle olacak.. hayatımın en güzel yedi yılını lanet bir evlilikle sonlandırdığım için kendimi affetmeyeceğim.. bu hep böyle olacak.." Onu dinlerken dudaklarımın arasından tarif edemeyeceğim bir ses çıkıyor. Kapatıyorum telefonu.. Koltuğa sarılmayı bıraktığım anda yere düşüyorum. Unutma diyorum kendime, sen anka kuşusun..
Saatime bakıyorum, sabahın 3'ü.. Yağmurlu bir yeni yıl sabahı..


*****************************************
sevgili "adsız" vazgeçmeyi anlat demiştin.. sanırım anlatamadım. o süreci anlatmak için yeterli materyalim var ama bugün tarifsizim.. giriş olsun bu.. olmaz mı?..

5 yorum:

  1. kaç gündür bloğuna girip yazdın mı diye bakıyor, eski yazılarını okuyordum. nihayet! çok teşekkür ederim ahu. gelişme ve sonucu da bekliyorum merakla :)

    bloğunu ağlama duvarına çevirmeyeceğim söz! benim ki geçici iç döküntüsü. allam lütfen geçici olsun! amin!!

    leyladan mevlaya geçme faslına hiç yüz vermeyip, kendimi kandırma faslına geçtim bu aralar. aslında durumum o kadar vahim değil, diyorum, O hala seninle olmak istiyor, veriler onu gösteriyor, yalancı sözleri var mesela ortada kapı gibi! ama dediğin gibi, Bizi defalarca kez mutsuz etmiş yolu tekrar seçip bu kez mutlu olacağımıza inanmak noktasında tıkanıyor ve delilik, aynı şeyi defalarca yaşayıp farklı sonuçlar beklemekte, tespitine tosluyorum! bir ercan taner sesiyle yapma bunu ahu yapma bunu!

    bir kontrol delisi olarak, acımı da kontrol etmeye çalışıyorum, sanki mümkünmüş gibi. acının sınırları var mıdır, kontrol edilebilir mi, bilmiyorum ama iyiymişim gibi yapmayı becerebiliyorum. hep stand up havası çalıyor bu aralar. vizyona başka konular da girse fena olmayacak. bu arada bütün iyi esprilerimi hep içim kan ağlarken yaptığımı farkettim. insanları kendine güldürme, geyiğinden mütevellit; ben habire güldürük içindeyim, mesleki deformasyon da denebilir tabi bu duruma. yalnız bir sorun var; insanlar çok mu acın var da bu kadar neşelisin diyecekler diye de korkmaktayım.

    geçmiyor hüznüm gülmekle, belki ağlarsam geçer, diye bir gazele mi bağlansam...

    sevgiler
    adsız

    Not: aslında bir adım var, hamuş nickiyle izleyicin oldum.

    YanıtlaSil
  2. bu seneler öncesinde yaşanan bir hadise sonucu belli yani, sana sonuçlanışını yazarım bir vakit..
    artık nasıl bir acı çekmkse bu, insanın ruhunu mu alıp götürüyor dersin.. bir süre sonra herşey saçma gelmeye başlıyor. sonra herşeye saçma bir yerden bakıp saçma sapan şeyler görmeye, söylemeye ve yapmaya başlıyorsun. herkesin bir numaralı en eğlenceli arkadaşı oluyorsun.. tuhaf değil mi :)
    eskiden ağlar, kırar, döker, parçalar, deli gibi kavga ederdim.. şimdi ise ismin gibiyim. hamuş.. hamuşluğum ise kahkahalarla çözülüyor. aslında giderek deliriyoruz ;)

    YanıtlaSil
  3. yaa bu arada hamuş nickiyle bir izleyici göremiyorum ama ben bakamadım senin sayfana :/

    YanıtlaSil
  4. valla ahu izleyici olan benim, ben bile göremiyorum :) düşün halim içler acısı, allam kimse beni görmüyooorrrr

    YanıtlaSil
  5. Üzülme der Mevlana.. Ve devam eder; Kaybettiğin herşey bir gün başka surette geri döner.. ;)

    YanıtlaSil

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..