Cumartesi, Kasım 13

çöm'lük..


En nefret ettiğim sesle uyandım.. cep telefonumun, saatli bomba alarmı sesiyle. Madem nefret ediyorsun niye bunu alarm sesi yaptın diye bıdı bıdı konuşup sinirlendirmeyin beni.. Sabahları beni uyandıran şey dünyanın en güzel melodisi dahi olsa nefret ederim ondan. Erkendir, yersizdir, sinir bozucudur, amannn yaa yine mi'dir.

Huy'suz bir uyanıştı benimkisi.. Huyumdur, sabahları huy'umu kaybederim..

Bu kez başkaydı.. Bildiğiniz gibi değildi, çok fenaydı, çok anlanmsızdı.. Ben kaybolmuştum.. Ben ben'dim, ahanda yatağın üstünde duruyordum ama sorun şuydu; neresiydi lan burası!..

"Lobiye ineceğim" dedim önce.. Sonra "yok yok transferim var havaalanına" dedim. "Olur mu yahu havaalanına ben gideceğim" dedim, kaçırmak üzere olduğum bir uçak vardı zira.. O zaman anneannemde mi uyanmıştım? "Yoook, tur var bugün hemen arayım şoförü otobüsü getirmiş mi" dedim.. Telefonumu aradım.. Geçen gün uyurken telefon çalmıştı, telefona uzanayım derken telefon yatağın bir ucundan, ben diğer ucundan yere düşmüştük.. Hala o günde olmalıyım diye düşündüm, beynim sarsılmış kolay değil.. O halde otel odasında olmalıydım.. Ama alllasen otel odasında böyle dolap mı olurdu, çok mantıksızdı..
Telefonu buldum.. Akıllı bir insan gibi davranıp tarihe baktım. Akılsızdım ama istediğimde akıllı insan numarası yapabilme yeteneğim vardı..
Tarihe bakılırsa turun olması mümkün değildi, e transferim de yoktu.. Lobiye inemezdim zira otelde değildim.. Peki nerdeydim lan ben!..

Son zamanlarda aç, susuz, nefessiz, katıksız çalışıyordum. Tabi yaa ofiste uyuyakalmıştım.. Mesai arkadaşlarım gelmeden giyinmeliydim. İyi de ofiste geceliğim ne arıyordu, bu yatak ta nesiydi.. Bana neler oluyordu?

Amaneeey(!) araf burası mıydı yoksa.. Neden ben, hem daha çok gençtim, yazıktım, hem Allah Baba artık beni seviyordu, dua falan ediyordum.. tam anlaşmaya başlamışken yapılacak iş miydi şimdi bu..
Gözlerimi kapayarak düştüm yatağa.. Yutkundum önce, sonra kendimi cimdikledim, yetmedi omzumu ısırdım.. Hissediyordum, mutlu oldum. Saçımı çektim, dilimi dişlerimin arasına sıkıştırdım, gözlerimi şaşı yaptım, burnumu tıkadım, öksürdüm. Yok lan, ölmemiştim..

Evimdeyim dedim.. Taşınıyorum diye herşey kolilenmişti.. Yatakta uzanıp kapıyı araladım, gördüğüm dar koridor ve birleştiği kocaman kare bir boşluk beni dehşete düşürdü. Evimde değildim. Cama baktım, hasır jaluzilerin altından sıska ağaçlar, karşı kaldırım, güzel bir sokak ve yolda yürüyen mutlu yüzlü insanlar görünüyordu.

Tanrım!.. Taşınmışım!..

Etrafa baktım tekrar.. Bavulum, dolabım, yığılmış kıyafetlerim, koridorda koliler.. Yeni evimdeydim..

Herşey öyle hızlı olmuştu ki ve ben öyle yorgun, öyle uzaktım ki.. Günümün ay'ması tamamlanana kadar ben, bizzat şahsım kayıptım.
Yeni evim pek komik bir karekterdi. Bana çömez şakası yapmıştı.
Anlaşacağa benziyoruz kendisiyle.. Ne dersiniz a dostlar?..

13 yorum:

  1. "hasır jaluziler" yoktu ki o evde puhaha :) iyi sallamışsın vallahi o bölümü! hıh

    YanıtlaSil
  2. hayır vaaar!..
    sen eksik hayal etmişsin bence :)

    YanıtlaSil
  3. harika bir yazı olmuş. çok keyif aldım.

    YanıtlaSil
  4. mutlu yüzlü insanlar ... kaldı mı sabah köründe o ifadeli insanlar şehr-i istanbul'da ... nasıl bi manyaklıktır bu :)

    YanıtlaSil
  5. var cidden. ödüm kopuyor onlardan.. hepsi potansiyel ruh hastası geliyor bana.. seri katil falan ya da.

    YanıtlaSil
  6. kesinlikle ... kuvvetle muhtemel ... yok öyle bi sapkınlık ...

    YanıtlaSil
  7. metanetli davranıp alışmalıyız onlarla yaşamaya.. ;)

    YanıtlaSil
  8. gizli hayranın23 Kasım 2010 00:10

    ahahhaa çok güzel ya koptum okurken seni gözümde canlandırdım

    YanıtlaSil
  9. zor anlarım dediğin hala kolileri açmaktan bahsediyon galiba :)

    YanıtlaSil

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..