Pazartesi, Mart 15

kaotik miyim neyim..


"Kaotik bir ilişki bu, sen anlayamazsın" diyorum. Koca dişlerini sıkıp, enseme vuruyor.. "böyle pısırık pısırık durma, vur artık öldürücü darbeni" diyor. Frijit kadın asabiliğinde, konuşuyor.. gergin ve çok asabi, uzun uzun cümleler kuruyor. "Böyle koştura koştura çalışıp bembeyaz bir suratla eve gelip hımbıl hımbıl oturmandan nefret ediyorum, seni bir daha uyarmayacağım, beni boşuna mı yarattın, ben kenarda köşede tutulacak kadın mıyım, madem bu idiotloji hastalağına kapılacaktın beni ne diye çaldın başkasının hayalinden.. ben konuşurken tırnaklarını yeme".. elime öyle hızlı vuruyorki dudağımı çiziyor sivri tırnakları, ağzım kanıyor..
Ne zamandır konuşmuyordu benimle iç sesim. bana da çok ilişmiyor, diğer hatunlara eziyet ederek vakit geçiriyordu. bugün eve aynı hımbıllığımla gelip pofidik koltuğa kendimi atmış, başımı tavana çevirip birkaç saat hiç kımıldamadan oturmuştum. beni izlediğinin farkındaydım.. herhangi bir konu açmasına olanak vermemek için önemli birşeyler düşünüyor, yeni kararlar alıyor numarası yapıyordum.. aslında düşündüğüm şeyler tırı vırı birsürü saçmalıktı. mesela peynir olmasaydı hayatımda ne eksilirdi benden.. ortaçağ hiç yaşanmamış olsaydı nasıl bir dünya olurdu.. aslında halı halı değildir.. gibi şeyler üzerinde kafa yoruyordum.. sonra üstüme ilerleyen bir gölge hissedip sıçradım, gelen iç sesimdi. sıçramamla yanağıma tokadı yemem bir oldu. sonra.. sonrasını biliyorsunuz işte.. beni çok fena dövdü..
"Sen ne dersen de.. şu an söylediğin hiçbirşeyin önemi yok" diyorum. hiddetle karşılık veriyor; "kafam almıyor diyeceğine önemi yok diyorsun, hadi artık itiraf et kendine ve ikimizi de bu kaotik durumdan kurtar". "bak işte orada dur, sevgilime ilişme, çek tırnaklarını üstümüzden" diyorum. hazır cevap devam ediyor; "sevgilin mi, o da kim? buraya gelen, şu koltukta kucağında lap topuyla yaşayan çocuk senin sevgilin mi? ahaha seni o kucakta hiç görmedim". kavgaya devam etme fırsatını ona vermek istemedim ama yine de "ben kucak kadını değilim" demekten kendimi alamadım. öldürücü darbeyi o indiriyor; "sen kadın değilsin ki artık, geceleri pembe aptal bir pijama giyen, diş fırçasının üçüncü boyutuna kafa yoran, yürüyen bir hormonsun"..
Kulaklarımı tıkıyorum, sağır olduğumu düşünüyorum. dilimi kıvırıp dilsiz olduğumu düşünüyorum. sonra o halde şarkı söylemeye çalışıyorum. fonetiği bozuk bir mırıltı duyuyorum. evet yine de ses çıkarıyor ve duyabiliyorum. yetersiz bir sağırlık ve dilsizlik benimkisi. başımı geriye yaslayıp tavanı seyrediyorum yine.. kaotik bir insan olduğumu düşünüyorum. bu kaotik kelimesine neden bu kadar takıldığımı sorguluyorum.. gittikçe sıkıcılaşıyorum.

14 yorum:

  1. "geceleri pembe (...) bir pijama giyen" :)

    çayan
    http://elma-c.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. bir de annemin ve anneannemin aldığı pijama ve gecelikler varki sorma :)

    YanıtlaSil
  3. ay ne sorcam, telefon sapıkları gibi "aloğğğ, üzerinde ne var şuan" der gibi :)

    muhabbete gel vatandaş :)

    çayan
    http://elma-c.blogspot.com

    YanıtlaSil
  4. siyah ev içi elbisem ve siyah hırkam var. kafamda da kırmızı taç ve kırmızı ayıcıklı pofidik terliklerim. ev hali işte.. :)

    YanıtlaSil
  5. "sol elimde de bir bardak şarap" demeyi unutmuşsun gibi geldi, yoksa o cuma akşamlarının bir ritüeli miydi? :)

    "kırmızı taç", hımmm, ruj gibi mi?

    çayan
    http://elma-c.blogspot.com

    YanıtlaSil
  6. bu akşam biracıyız :)
    bira ve snatch modundaydım.. film bitti biraya devam.

    YanıtlaSil
  7. kızkardeşim ç. geldi eşiyle, balık da almışlar. uzun zamandır gelmemişlerdi. eşi balıkla birlikte bira da almış, şansa bak ki, sen de bira içiyorsun. bizde :)

    ama sen, "snatch" izliyorsun, brad pit'in ringe çıkarken taktığı şapkaya da bayılıyorum :) biz, [gidip izlemeyi pek düşünmüyorum] ama, yılmaz erdoğan'ın yavrularıyla geçen yıl çektiği filmi getirmiş kızkardeşimler onu izleyeceğiz gibi.

    ahanda babam da geldi, beşiktaş yenilmiş, bir ton laf etti daha eve girerken. ben de üzüldüm tabi kaybettiğine beşiktaş'ın ama arada böyle yol kazaları olur!

    bu arada, şu, üzerinde ne olduğuna dair yazışmaları derleyip, "bir genç blogumda şunları bunları yazdı, şöyle yanıt verdim" gibi yazışmaları twitleme sakın :) takipçilerin bloguna girip "aaaaa o sapık bu çayanmış" desinler istemem :)

    çayan
    http://elma-c.blogspot.com

    YanıtlaSil
  8. sen twitterda varmısın yoksa.. varsan ses versene, takipçin olayım :)
    blogumun dedikodusunu asla yapmam oralarda.. ne facete ne twitterda.. ;)

    YanıtlaSil
  9. hayır, yok twitter hesabım. ilk duyduğum dönemlerde denemiştim. şifre yazdım kabul etmedi. sanırım, e-mailimin gerçek şifresini istiyordu. tam anlamadım, uğraşmak da istemedim açıkçası, gazetede ajanslardan gelen haberleri mi takip edeceğim, yoksa twitleri mi? sorunsalı da devreye girince de "yavrum çayan sen de eksik ol twitter'dan" deyip geçmiştim. istemiyorum yahu, her açılan yeni sosyal paylaşım sitesine üye olmayayım :)

    YanıtlaSil
  10. twitter iyi bir platform. stres falan atıyor insan. bence inatlaşma aç bir profil :)

    YanıtlaSil
  11. zaten hiç böyle bir yeteneğim yoktur ki benim :/

    YanıtlaSil
  12. tamam, tavsiye diye düzeltiyorum :)

    YanıtlaSil
  13. kansan aslında süper olur.. çok seversin hem :)

    YanıtlaSil

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..