Salı, Şubat 9

sendromik pazartesi ahu'su..


Sendrom falan da vardı haliyle.. zor bir pazartesiydi. Beni abuklaştıran birkaç hadise bir araya gelip bugünüme çöreklendiler..
Kronolojik olarak gideyim..
Herşey poposu viledalı, eli sarı bezli Hijyen Hatun'un benliğimin bir kısmının tozunu alarak beni istila etmesiyle başladı.. Ev hijyenik değildi. Bu durum beni rahatsız ediyordu. Toz al, süpür, halıyı çırp, fayansları ov.. Tam bütün bunları yapmaya başlıyordum ki evde beni cezbedecek malzemelerin olmadığına karar verdim. Hayatıma temiz bir sayfa açmaya karar vermiştim. İnternetten yüklü bir temizlik malzemesi alışverişi yaptım, takvim perşembe akşamını gösteriyordu. Ama perşembe mesai bitiminden sonra verilen sipariş pazartesileri yola çıkıp salıları evimde oluyormuş. Bilmiyordum, çok öfkelendim. Beklemeye tahammülüm yoktu. Mahallenin süper kılıklı marketine girdim bir hışımla.. bütün rafları dolaştım, aradığım şey ödeme kasasının dibinde duruyordu. Marketi boşuna üç kez tavaf edip son yılların en harika buluşunu aldım; otobüslere ve tuvaletlere has tam otomatik oda spreyinin yedek haznesi. Salonumun en gözde yerinden on dakikada bir pöfürdeyen bu tırı vırı evi temizlemese de hoş, mor bir koku yayıyor.
İnatçıyım, o malzemeler gelene kadar toz bile almayacağım..

Bir aydır gün yüzü görmediğimin farkına varmıştım. Cumartesi hava güzeldi. Sevgili dışarı çıkıyordu, ben de elbisemi giyinip, tavus kuşu küpelerimi takıp, diz üstü çizmelerimi kuşanıp dibinde bittim. Önce "hayırdır..sen nereye.." ile başlayan cümleler kursa da, laf kalabalığıma kapılıp benimle yokuş aşağı inerken buldu kendisini. Sonra aklı başına geldiğinde "aa dolmuş kalkıyor hadi görüşürüz" deyip, yanağımdan hızlıca öptü ve o tipsiz sarı dolmuşa binip aniden yok oldu.
Sevgili tarafından atlatılmıştım, ama hali hazırda iki kurbanım daha vardı. Kuaförde saçlarını bir örnek kestiren ve boyatan annemle anneannemin yanında aldım soluğu. Hemen kuaför ortamını çenemle terörize edip saçlarıma iki kesik attırdım. Üç kuşak dışarı çıktığımızda, iki kurbanımın kafalarını birleştirip aralarına girip cep telefonu kamerasına sırıtarak zorla poz verdirdim. Sokağın ortasında utanç içinde kalan annemgiller aynı pozu, ben doğru düzgün çekene kadar tam dört kez vermek zorunda kaldılar.
Henüz onlarla işim bitmemişti. Koca gün tek başıma ne yapacaktım? Birlikte köfte piyaz yememiz gerekiyordu. Yemek esnasında ali rıza efendi saç modelleriyle bol bol dalga geçip kendimi birşey sanarak mutlu oldum. Ama yemek uykumu getirmişti ve artık beni yalnız bırakmaları gerekiyordu. İkisini de gıdısından öperek yanlarından uzaklaştım.
Eve dönerken geçtiğim mağazanın önünde film kopar. Vitrindeki elbiseyi çok beğenmiştim. Beğenmek ne demek, kendisini üstümde hayal edince aşık olmuştum. Aldım elime larç bedenini, ilgili çalışan tırı vırı kız "hanımefendi sizin bedeninize uygun olanından yok, başka model bakın isterseniz, şu köşede ay lav may badi reyonumuz var" dedi. Elimdeki elbisenin askısından tutuyordu bunu söylerken. Askıyı elinden hışımla çekip "arkadaşıma hediye alıyorum" yalanını söyledim. Elbiseyi çaktırmadan denemem gerekiyordu, salak kızı derhal sepetlemeliydim. Başka bir modelin ay lav may badi bedeninden bulması için onu depoya gönderdim. O görevini ciddiye alarak, başı dik depoya doğu giderken en yakındaki kabine elbiseyle birlikte daldım. Kan ter içinde kalarak elbiseyi giyinmeyi başardım. Ama beklenmedik bir şey oldu, elbiseyi üstümden çıkartamıyordum. Sanki kumaş etime kaynamıştı. Zıpladım, tepindim, dövüştüm.. alttan, üstünden, yandan her yerden çekiştirdim, olmuyordu. Elbiseyi bir anda çıkardım, ama boynumdan sırtıma doğru bir tutulma, bir fıtık oluşması ya da disk kayması meydana gelmişti. Kabarık saçlar, kaymış gözler ve yitirilmiş bir boyun bel düzlemiyle çıktım kabinden. Salak kızla göz göze geldik, ama hafızamı yitirmiş gibi davranarak elbiseyi gözünün önünde bırakıp çıktım mağazadan. Haklıydı, elbise bana küçüktü, acınası durumdaydım ama kız yine de salaktı işte..
Temizlik kaosuma bir ilave daha gelmişti, acilen rejime girmem gerekiyordu. Pazartesi rejim başlayacaktı.. pazartesi gününe kadar yiyecek adına ne varsa hepsi tüketilecekti.. Tüketme kısmını eksiksiz uygulamıştım, mide fesatı geçirene, için dönüp dönüp kavrulana kadar ne var ne yoksa tükettim.
Sendromik pazartesi günüme rejimle başladım.


                                                                                          

5 yorum:

  1. kalıbı dardır o elbisenin :)

    YanıtlaSil
  2. her kilolu bayan sizin kadar güzel olsaydı zayıf kızların hiçbir özelliği olmazdı inanın.
    etraftaki zayıf ve güzel kızların kilo alınca nasıl görüneceklerinin bir garantisi yok ama siz kiloluyken de güzel ve çekici olanubileceğinin ispatınız bize..

    YanıtlaSil
  3. işte en büyük yanılgı... elbisenin sana (yada bana) olmaması. niye kavga ettin ki elbiseyle. onu elde etmesi kredi kartına 3+3 taksit kadar kolay halbuki. ya reyon değiştireceksin ya da istediğin reyonun kalıbına sığacaksın. istediğin kadar saçına kesik attır şekil verdir, evini pırıl pırıl yap... cumartesi keyfini kaçıran o salak elbise... git al onu. as evinin ortasına.
    not: sevgili gidip gidip gelecektir... özlemek iyidir. çok sevdiğim bir arkadaşım demişti. mektup falan yazın birbirinize...

    YanıtlaSil
  4. kabus cumartesinin güzel bir hadisesi de vardı aslında.. onu kendime saklamıştım ama söylemenin tam yeridir şimdi;
    sevdiğim bir arkadaşım, içine doğmuş gibi ya da benimle aynı dönemde farklı yollardan aynı hissi yaşamış gibi bana güzel bir mail atmış.. hem de içinde bir diyet tarifi olan.. bir insan daha ne ister ki :) yalnız da değilim hem :)))

    nota not: mailime hiç cevap yazdığına şahit olmadım henüz, bir kaç kere mesajıma cevap yazdı da "ulan acaba yanlış mı gönderdi" diye şüpheler geçirdim :)) benim sevgili yazmayanlardan.. ama bana yazmayanlardan.. netekim öğrendim ki, iş görüşmelerinden birisi de bir platformda yazarlık yapmasına dairmiş.. :/

    YanıtlaSil
  5. kalıbı dar düşüncesi iyiymiş ama kandırıktanmış :))

    sergüzeşt yahu boşverr... insanın kilolarla güzelliğini kapatması bu dünyaya haksızlık olabilir ya da nefsine hakim olamadığının dışa vurumu hoş gözükmüyor da diyebiliriz..

    bel, basen bahane.. hayat şahane.. ;)

    YanıtlaSil

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..