Perşembe, Mayıs 6

koşma..



Koşarak geçiyorum her yerden.. Akıllı, uslu, sportif bir koşma değil.. Kendini dağıtan, kendinden veren, soluk soluğa, deli danalar gibi bir koşma işte.. Hiç bir sese, hiç bir ışığa ve kendime yakalanmak istemiyorum. Bir cinayete yataklık eder gibi, kendimi eksiltmeye yardımcı oluyorum.. Tozu toprağa katarak, gri izler bırakarak, kendime vura vura koşuyorum..

Sen beni yakaladığından beri böyleyim işte.. Bir an'a bile tahammülüm yok. İçim şiddet ve tutku dolu. İçim ayarsız bir enerjinin oyuncağı.. Lirik öykülerin kahramanı olacak kadar gözümü karartmışken, ismin geliyor aklıma, figüran bile olamıyorum. İsminden korkuyorum, duygundan korkuyorum, koşuyorum..

"Özledin mi beni" diye soruyorsun rahatça, tırsarak "tabi özledim" diye cevap veriyorum, sesimde ince bir dalgalanmayla. Yalan!. Kimseyi özlemem ben, aranızda hala bunu anlamayanlar var. An'ları özlerim, sonra özlediğim için içim kırılır, bir ağız dolusu küfür eder aklımdan atarım hemen o fikri.
"Nasılsın" diyorsun ya delirecek gibi oluyorum. Bu soruyu senden duymakla hayatımın değişeceği zamanlar olmuştu.. duymadığım için öldüğüm.. öldüğüm için özlemediğim zamanlar.. "İyiyim işte, bildiğin gibi, hep aynı.." diye geçiştiriyorum bir sürü şeyi. Nasıl olduğumu gözler önüne serecek bir sürü iz taşıyorum oysaki, hiçbirisini göstermiyorum.. zira çektiğim acılarla böbürlenmeyi sevmem.
Aptal bir sessizlik oluyor.. "Çok çok çalışıyorum, işler çok yoğun.. koşturuyoruz işte.. Ama bir ara piyasa çok durgundu, seviniyorum, iş olsun da koşalım.." diye sessizliği bölen ama sessizlikten daha aptalca olan laflar ediyorum. Koşalım.. çalışalım.. her an bir eylemde olalım. Durunca düşünüyor insan. Düşünmek kimi zaman insanı çıldırtan bir eylem, iyi değil. Düşünmemeli bazen..
"Herşey daha farklı olabilirdi" diyorsun.. Evet olabilirdi. Seni hiç tanımazdım mesela. Hatta birçok kişiyi hiç tanımazdım. Özgürlük budalası olmasaydım, hayatı tanımak istiyorum, zamanı yaşamak istiyorum safsatalarıyla basıp gitmeseydim, bu dünyada karşılaşabileceğim en yakışıklı, en iyi adamdan iki çocuk sahibi, mahallenin ilk okulunda öğretmen hanım olarak hayatıma devam ediyor olabilirdim. Herşey daha sakin, daha anlaşılır ve gölgesiz olurdu. Bordo kadife koltukları olan bir evim, beyaz badanalı kocaman bir balkonum olurdu. O zaman özlerdim.. Sevdiklerimi özler, durduk yere onlar için kaygılanırdım.. Geceleri beni öldüren baş ağrısının nedenini merak eder, doktora giderdim. Umudum ve hayallerim olurdu. Koşup koşup, lapadanak yere yapışmazdım böyle.. "Evet, herşey çok farklı olabilirdi ama böyle oldu, boşver" diyorum sana gülümseyerek..
"Sana güvenmiyorum, sana güvenmek için kaç kez şans verdim ama hepsini elini yüzüne bulaştırdın" diyorsun. Tek silahın bu işte. Elinde hep bu kocaman silahı taşıyorsun, namlu hep bana dönük.. vuruyor ama öldürmüyorsun. "Üzgünüm.. güven sarsacak şeyler değildi bana göre, sana bu kadar zarar vereceğini bilemediğim bir sürü düşüncesizlik işte.." diyorum..

Durmak beni deliliğe itiyor. Koşmak istiyorum, nefesim kesilene kadar koşmak.. Kalbim yerini zorlayana kadar. Yaşadığımı hissetmek istiyorum. Elim gidiyor şah damarıma, bu yavaş ritim beni öldürüyor.
Dikkatlice bakıyorum yüzüne, gitmeden. Yüzünde hiç iz yok. Ne bir üzüntüsü var ne bir kırgınlığı.. Sadece biraz stresli o kadar. Kalkıp gidiyorum, seninle ilgili özleyeceğim bir an var mı diye düşünüyorum.. sonra koşmaya başlıyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

üşenme, erteleme, vazgeçme, yorumla..